2 Mayıs 2012 Çarşamba

İlaç İçmek - II -Kortizon Tedavisi

otoimmün hastalıkların tedavisinde de kullanılan tedavi çeşidi. 

dönemsel olarak toplam 2 kere bu ilacı kullanmış ve şu an tekrar kullanmaya başlamış biri olarak söyleyebilirim ki, vücudunuzun kortizona vereceği tepkiyi önceden belirlemek neredeyse imkansızdır. eklem ağrıları, kemik erimesi, cushing sendromu, kilo alma gibi sorunların bir kısmı ilacı ne şekilde kullandığınıza, bir kısmı da maalesef sizin yapınıza bağlıdır. 

benim deneyimlerime göre: kortizon aldığım dönemlerde tuzsuz yeme konusunda çok katı bir rejim uygulamama rağmen, cushing sendromunun oluşumunun önüne hiçbir türlü geçilemez. cushing sendromunun etkilerinin de hepsini aynı ölçüde görmem. örneğin yüzüm yaklaşık 100 kilo olan bir insanın yüzü kadar şişerken, cushing sendromundan beklenen diğer belirtiler olan karında ve ensede yağlanma olan buffalo hörgücü daha az olur. cushing sendromunun tamamen etkisini kaybedeceği söylenen 6 aya da pek itibar etmemek gerekmektedir. evet şişlikler büyük ölçüde iner ama benim yüzümün eski haline dönmesi ciddi anlamda kilo vermemle oldu. buffalo hörgücü ve karındaki yağlanma ise neredeyse 1 ay gibi kısa bir zamanda geriledi. 

kortizonun kilo aldırma gibi bir etkisinin olup olmadığını bilemiyorum. yediklerinize dikkat ettiğiniz zaman kortizon kullanırken kilo bile vermeniz mümkün. çünkü zorunlu olarak her sabah 5.30'da kalkıp sağlıklı bir kahvaltı yapıyor ve ilacınızı içiyorsunuz. tuzsuz yemek yemeye çok dikkat ederek kortizon dönemlerimi 1-2 kilo alarak atlatabiliyorum. kullanmadığım için işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum ama kiraz sapı çayının, kortizon nedeniyle vücutta biriken ödemi atmaya yardımcı olduğunu söyleyenler çok oluyor. şu aralar da doğadan'ın form çayları serisinde sanırım kiraz sapı çayı var. 
kortizon kullananların bu dönemde kilo almasının bir nedeni de sanırım doyumsuzluk hissi. yediğiniz yemekler her zaman alıştığınız lezzette olmadığı için hiçbir zaman tatmin olmuş hissetmiyorsunuz. bu nedenle sürekli bir şeyler atıştırma ihtiyacı duyuyorsunuz. iradenizi biraz kullandığınız zaman kortizon kullanırken kilo almamak mümkün olabilir. 

kortizonun bendeki en büyük sorunlarından bir tanesi ise eklemlerde ve kaslarda yarattığı tahribatlar. kronik bir hastalığınız varsa, çok yüksek dozda ve uzun süre kortizon kullanımından sonra sabahları eklemlerinizin ağrısı nedeniyle yataktan kalmak zor olabiliyor. gece krampları, sırt ağrıları, eklemlerde güçsüzlük günlük hayatınızı en çok zorlayacak konulardan olabilir.
bu nedenle düzenli yapılan egzersiz kortizon tedavisi esnasında büyük yardımcınız olacaktır. her gün 45 dakikalık yürüyüş, zaten az yediğiniz, ilaç ve hastalık nedeniyle depresif olduğunuz bir dönemde zor gelebilir. ancak inanın ki o yürüyüşü yapmazsanız, tedavinin ilerleyen aşamalarında yürümekte bile zorlanırsınız. düzenli olarak vücudu alıştırmak, eklemlerinizdeki ağrıları da azalır.

çok zor bi tedavi olmasının yanında, hastalık nedeniyle çektiğiniz ağrıların dindiğini görünce, bu ilaç hakkında söylenen iki ucu keskin bıçak lafına gönülden inanıyorsunuz. 

benim söyleyebileceğim tek şey, ilacın herkeste farklı tepkilere neden olabileceği ve benim yazdıklarım da dahil olmak üzere sağdan soldan okuyarak kilo alırım-sivilcelerim çıkar-kıllanma yapar-yüzüm şişer tarzı bir dolu yan etkiyi ancak kendi üzerinizde deneyimleyebileceğinizdir. etkisi hemen geçmeyebilir, sizin döneminiz daha zor geçebilir. ama inanın en sonunda gerçekten geçiyor. o yüzden sakın moralinizi bozmayın.

8 Mart 2012 Perşembe

Kadın

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ya da çıkış noktasına atıf yaparak kullanılan haliyle, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Ayrımcılığın, ırkçılığın, haksızlığın, adaletsizliğin hiçbir türlüsüne dayanamamak bir yana, kadınlara karşı girişilen haksızlık çok canımı yakar.

Kadını sadece sahip olduğu cinsiyete göre değerlendirme, sadece cinsel kimliğine gönderme yapma, en cahil toplumlardan en uygar sanılan toplumlara kadar her aşamada görülüyor. Kadın hakimin o güne has olarak sinirli olmasını "kocasıyla kavga etmiştir" şeklinde yorumlayan avukat da, "kadın mı kız mı belli değil" diye aşağılayan devlet adamı da, evdeki basit bir eksiklikten dolayı karısını döven ya da çevredeki erkeklerin bakışlarını kadının "teşvik ediciliğine" yoran adam da aynı cehalete sahip.

Kadını, kadın olduğu için aşağılamanın, hatta salt kadınlığa vurgu yapmanın dahi aşağılamanın bir yolu olduğu bir dünyadan bahsediyoruz. Bu nedenle "erkek gibi kadın" bir övgü olurken, erkeğe kadın benzetmesi kötüdür. Bu nedenle küfürlerde hep "anayı, bacıyı sikmek" vardır. Seks de cahil erkeklerin, kadınları aşağılama yöntemlerinden birisi olarak algılanır. Bu nedenle sistematik tecavüz dünyadaki birçok çatışmada, bir terör silahı olarak kullanılır.

Ben bu meselenin daha temelini, en alt seviyesini düşünüyorum bugün. Kadınlara erkekler tarafından yapılan haksızlıklar bir yana, hemcinslerinin de bu kadar ihanet içinde olmasını anlayamıyorum. Kadınların pozitif ayrımcılık içinde bulunması gerektiği değil burada bahsettiğim şey. Sosyolojik olarak hemcinsinin toplum içindeki konumunu; biyolojik olarak da duygularını anlamaya bu kadar müsait olduğu hemcinsinin karşısında yer almak ve bunu sırf çıkar için yapmak da bana erkeklerin kadına yönelik şiddeti kadar anlaşılmaz ve kötü geliyor.

Erkeğin karşısında kendini savunmayan, elinde kalan sınırlı gücünü dahi kullanmayı reddeden kadınların açığını da, bu yükü üstlenmeye gönüllü kadınlar kapamak durumunda kalıyor. Bir kadının çoğu kez aşağılayıcı bir şekilde kullanılan "feminist" sıfatıyla tanımlanması, genelde yalnızca kendi hakkını savunması nedeniyle, bazen de kendi hakkını aramayı reddeden kadınların yükünü de üstlenmesi nedeniyle oluyor.

Ben bu kadınlara saygı duyuyorum. Kıymeti bilinmese de, hatta hemcinsleri tarafından "kocamdır yapar" tavrıyla yardımları reddedilse de yılmayan; sırf vicdani nedenlerden dolayı kadına yönelik "emekçi" tavrını sürdüren kadınların Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.