16 Haziran 2016 Perşembe

Bir Yaşına Daha Girenlerde Bugün: Mide Kanaması

Bir önceki postta oldukça (!) detaylı olarak kanama hikayemi anlatmıştım zaten. Detaya girmeksizin söylüyorum, dün gece yine kanamam oldu. Aynı siyah tuvalet durumu yani. Bugün artık doktorumla iletişime geçtim ve hemen Ankara'ya gitmem gerektiğini söyledi. Biletler alındı, program yapıldı.  Hatta bu postu da havaalanı yolunda yazıyorum. 

Hastanedeki yanlış bir ifadeyi ve dolayısıyla bi önceki postu düzeltmem gerekirse, benimki barsak kanaması değil mide kanamasıymış. Kan ancak midede sindirildikten sonra öyle siyahlaşırmış. Dolayısıyla 2 kere kanayan yerin neresi olduğunu anlamak için yarın endoskopi olacağım. Bunca senelik crohn hastasıyım, ilk defa endoskopi olacağım. Valla bi yaşıma daha girdim :)

Bunu da yaşamadım demem: Rektal Kanama

-Bu post bir miktar kaka bilgisi içerir, mideniz kaldırmıyorsa okumayın efenim, benden söylemesi-

Kızlarla 3 günlüğüne tatile gidelim dedik. Öyle abartmadan, kalabalığa girmeden, çok para harcamadan, güneş altında 3 gün yatıp gelelim. Neresi olur derken Endam'ların Narlıkuyu'daki yazlığına gitmeye karar verdik. Mersin'e geçişi Adana Havaalanı'ndan yapmışken, bir de araba kiralamışken bir kebap yemeden geçmeyelim dedik. Kebabı yedik, Narlıkuyu'da sabah anne kahvaltısı, öğlen deniz kenarı bira-kalamarcısı, akşam da mekan sahibi dayı olunca abartılmış rakı-balık sofrası derken gece baktım kıvranıyorum ağrıdan. Gece boyunca tuvalete taşındım, yediklerim dokundu, abarttım falan dedim geçtim.

Ertesi gün o kadar abartmasam da yine iyi kahvaltı, akşam yemeği derken ağrı ufak ufak devam etti. Son gün artık ağrıyla uyandım, tamam dedim bi daha bu kadar abartmak yok yeme meselesini (kesin abartıcam yine). Kızlarla plaja gittik, iyice tadım kaçmaya başladı, durup durup geliyor, kramp giriyor karnıma, sık sık tuvalete taşınıyorum. Bu arada da 2 gündür sürekli bi terleme halindeyim, kızlar soruyor neden bu kadar terliyorsun diye, anlamıyorum, yazlık bi anda sıcak geldi herhalde diyorum. Tadım olmayınca denize de girmedim son gün, Adana'ya biraz erken geçip hem bi babannemi görme, hem de biraz baharat,salça alışverişi yapıp kebap yeme planımız olduğu için erken çıkmaya karar verdik yola. Çıkmadan önce Endam'ın annesi börek açtı, yiyebilecek halde değildim yemedim, ki yani mümkün değildir benim bir yemeğe yok demem. Bir yandan da hala terleme halindeyim. Araba sürecek hale gelene kadar dinlendim, biraz toparladıktan sonra yola çıktık. Yolda şarkılar, videolar, danslar falan ağrı bir girdi bir çıktı ama yine üstüne düşmedim.

Adana'da planladığımız gibi alışveriş yaptık, babanneyi gördük, kebap yedik. Ben yine iştahsızdım ama yiğitliğe bok sürdürmeyip direndim yedim. Havaalanında artık tuvalete gittiğimde, büyük tuvaletimin simsiyah bir şey olduğunu gördüm. Hala okuyorsanız ve mideniz bulanmadıysa bu önemli detay; siyah dediğim öyle koyu bir kahve falan değil, baya mürekkep karıştırmış gibi, homojen dağılmamış zift gibi bir siyah. Kızlara söyledim, düşünmeye başladık ne yedim de rengi böyle döndü diye. İşin garibi kızlardan farklı yediğim hiçbir şey de yok. 3 gündür birlikte tatilde olunca ne yedim, neyden olabilir hesaplaması da kolay oluyor. Aklımıza bir şey gelmedi.

İkinci tuvaletimde yine aynı siyah şey. Bu arada üşüme geldi üstüme, ama donuyorum. Uçakta 2 battaniyeyi sardım bacaklarıma, kollarıma. Bir yandan da halsizim, kolumu kaldıracak halim kalmadı.

Ertesi gün öğlene kadar uyudum, sonra adliyeye gittim, işleri hallettim ama canımdan beze beze. Tuvaletim de normal -en azından daha insancıl- bi renge döndü diye aman dedim yediğim bir şey dokundu ondandır. Adliye çıkışı tesadüfen bir eczacıyla konuştum, siyah renk vs dedim. İlk tepkisi sen mide kanaması geçiriyor olabilirsin dedi. Yok artık dedim, öyle bi mide ağrısı yok, genel bi karın ağrısı var her yerinde, kramplar vs derken içime kurt düştü. Hadi dedim eve geçerken yol üzerinde ufak bir hastane var, gireyim bir doktora sorayım. Gittiğim dahiliye doktoru, duyar duymaz aşağıdaki acile yönlendirdi beni. Acildeki doktor da, hastanenin nöbetçi acil servisi olmadığını, benim büyük bir hastanenin aciline gitmem gerektiğini söyledi. Bu arada ben hala olayın ayırdına varamadığım için ya kesin gitmem mi gerekiyor, zaten rengi de düzeldi belki yemektendir vs diye zorladım ama mutlaka gitmen gerek cevabını alınca tıpış tıpış Florance Nightingale'in aciline gittim. Ordaki doktora durumu anlatınca, olay kesinleşti, barsak kanaması geçirmişim, ama durmuş. O şekilde siyah tuvalet, yalnızca kan sindirildiğinde olurmuş. Yediğim herhangi bir şeyle o kadar boyama mümkün olmazmış.

Kanama durduğu için acilen bir şey yapmaya gerek yokmuş. İlk aşamada ne kadar kan kaybettiğime baktılar, çok korkunç bir miktar değil neyse ki. En son Ankara'da o kadar çileyle aldığım, uğruna kol damarlarımı iltihaplandırdığım miktarın tamamı gitmiş, normal sınırın altına düşmüşüm ama tehlike yaratacak kadar inmemiş. Eğer hemen Ankara'ya kendi doktoruna görünemeyeceksen yarın öbür gün burdaki bi gastroentereloga görünmen gerekiyor dedilerse de, yarın dedikleri bugündü ve ben hiçbir şey yapmadan evde yattım, öbürgün dedikleri de yarın ve ben onda da doktora gitmeyi düşünmüyorum. Durdu nasıl olsa diye düşünüp, her tuvalete gidişimde renk skalasında siyaha ne kadar yaklaştığıma bakıyorum.

Crohn ve siyah dışkı (ıyk) lafını duyan herkes barsakta rektal kanama denen bir kanama olduğunu anlıyor, ben de ufak bir kanamayla bu siyahlığın hayra alamet olmadığını anlamış oldum artık. Bir daha başıma daha ciddi bir kanama gelirse, ne olduğunu ve öyle ağrı çekip, siyahlık kara duttan olmuştur diyip üzerine kebap yeme gafletinde bulunmayacağımı biliyorum. Hatta benimle birlikte çevremdeki insanlar da siyah dışkı (bi daha ıyk) konusunda ayık olmak gerektiğini öğrendi.

Akıllı bir çocuk olup yazıyı sonuna kadar okuduysanız, siz de artık kakanız simsiyah olursa, koşa koşa doktora gitmeniz gerektiğini biliyorsunuz. Hayatınızı kurtardım, hadi öptüm bay :)