26 Nisan 2017 Çarşamba

Tebdil-i Mekan; Cerrahpaşa'da Kolonoskopi Olmak

Kolonoskopi sonucunu ve Cerrahpaşa'da kolonoskopi olma tecrübesini anlatacaktım, tabii ki günler geçti üstünden.

Öncelikle Cerrahpaşa'da kolonoskopi olmaktan bahsetmek istiyorum. İlki dışında bütün kolonoskopilerimi aynı doktor yaptı benim. Zaman içinde beni ve bağırsaklarımı tanıdıkça, ne kadar dozda ilaç verdiğinde acı hissediyorum, ne kadarında sorunsuz geçiriyorum, bagırsağımın yapışıklığı durumunda nasıl ilerlemesi gerekiyor hepsini ezbere biliyordu. Dolayısıyla benim için kolonoskopi hiçbir zaman stresli bir şey olmadı. Hele ki sonrasında özel hastaneye de geçtikten sonra, konfor konusunda eksiksiz bir şekilde gerçekleşti işlemler.

İlk kolonoskopim ise nasıl diyim, insanın kendini -aşağılanmış tam aradığım kelime olmayabilir- ancak oldukça dipte hissettiği bir şekilde oldu. Okmeydanı Eğitim Araştırma'da, sabah randevusuna öğleden sonra 3'te girerek, Temmuz ayının sıcağında aç, susuz ve kaldırımdan başka oturacak bir yer olmaksızın bekleyerek oldum. Çılgın bir kalabalık, herkesin elinde talep edildiği üzere 1 top kağıt havlu, işlemin psikolojik olarak rahatsızlığını umursamayan personel vardı. Üzerine verdikleri -sanırım- sedatifin etkisi o kadar azdı ki, zaman zaman uyanıp ekrana bakıp bagırsaklarımın içini görebildim, zaman zaman karnımın içinde acı ve rahatsızlık karışık bir duyguyla skopu hissettim.

Cerrahpaşa'daki kolonoskopim konusunda da çok umutlu değildim. Öyle ya da böyle üniversite hastanesi, kalabalık, yoğun personel fikrine hazırlıklı olarak gittim. Bayıltmadan yapıyoruz deseler bile sesimi çıkarmayacaktım. Balon dilatasyon yapılabilmesi amacıyla işleme başlanacağı için, herhangi bir uzman doktor değil, hoca yapıyor işlemi. Öğretim üyesi farkı olarak da sanırım 400küsür lira gibi bir şey ödedim. Eğer hoca yapmasaydı muhtemelen herhangi bir ücret çıkmayacaktı. Öğretim üyesi talep ediyorsanız bunu bilerek gidin derim.

Prosedür kısmını tamamladıktan sonra özel hastanelerde verilen önlüğün aksine, arkasında ufak bir penceresi olan şalvarımsı bir kıyafet verdiler. Tek kullanımlık, sorunsuz bir kıyafet ama çirkin mi çirkin :) Yanımda refakatçi olarak gelen arkadaşım çektiği fotoğrafları ömür boyu aleyhime koz olarak kullanabilir yani. Gerçi sen bu halinle de çok güzelsin dedi sağolsun da, yemezler :) Neyse sonra işlemin yapılacağı odaya, sedyenin üzerine oturdum, o arada da arkadaşımın benimle oturmasına izin verdiler. Yaklaşık yarım saat odada oturup bekledik. Bunları anlatmamın nedeni de genel hal ve tavırlarını aklınızda canlandırabilmek, zira ben böyle insani bir tavır karşısında şaşırdım. Beklediğim bir muamele değildi.

Ama bir sorun vardı ki, operasyonun olduğu oda buz buzzz. O gün dışarıda hava da henüz çok ısınmamışken, klimayı 21 derecede, soğuk ayarda çalıştırmışlardı, üzerime üzerime de üflüyordu. Sonradan öğrendim ki ameliyathanelerin de bu şekilde soğuk olmasının amacı doktor ve personelin konforuymuş, ama fazla soğuk olduğu durumda hastaların enfeksiyon riski artıyormuş, dolayısıyla termal battaniyeyle hastaların ısıtılması gibi öneriler varmış.

Bir süre sonra arkadaşımı odanın dışına çıkardılar, bana damar yolu açtılar ve yine sanırım ilk ilaç olan dormicum'u verdiler. Şöyle anlatayım, ilk ilaç şeffaf, diğeri kireç beyazı olan. kireç beyazı olanı vermeye devam ettikleri sürece baygın kalıyorsunuz, ama ilacı kestiklerinde uyanıyorsunuz. Normalde beyaz ilacın verildiğini ben hiç görmem, şeffaf ilaçla mis gibi uyumaya başlarım. Ama bu sefer ne olduysa şeffaf olanı verdiler, üzerine 1 doz beyaz olandan verdiler, ben hala uyanığım, cin gibi etrafa bakıyorum :) beyaz ilacın 2. dozunu verirken hemşire şaşırdı, sen niye hala uyumadın diye, onu beklermiş gibi duyduğum son söz o oldu, sonrası aynı ---> KÜT!

Uyanırken tam da referandum sonrası gündem tek olunca, ilk hatırladığım şey doktorumun referandumda ne oy verdin diye sorması oldu. O halimle bile hemen cevapladım; HAYIR!

Refakatçimin yardımıyla kalktım, giyindim, biraz kendime gelince hem işlemi yapan hem de normalde benimle ilgilenen doktorlarla konuştuk. Balonu yapamamışlar, inflamasyon çok fazla olduğu için, pek ileri de gidememişler anlattıkları kadarıyla. Bu durumda 2 seçeneğimiz var yine, ya ameliyat ya da bu bahsettiğim yurt dışından gelen/gelecek ilaç, ki sanırım ameliyata daha yakınlar hocalar. Çünkü önce dışarda refakatçimle sonra da benimle konuştukları konu, bu ameliyatı en iyi şekilde yapabileceklerini düşündükleri hocanın Acıbadem'de olması ve benim sigortamın karşılayıp karşılamayacağı konusuydu.

Bunlara karar verene kadar da ordaki inflamasyonu geriletmek için kortizona başladım yine. CRP'min düşük olması nedeniyle pek etkisi olmayacağını düşünüyor hoca, ama yine de denemek istedi. Çünkü hala asıl ağrı nedeninin yapışıklık olduğu fikrinde ısrarcı, ki bence de öyle.

Yarın kontrastlı kolon grafisi diye bir şey çekileceğim. Bugün yine fleet soda'yla bagırsaklarımı temizliyorum. Rutin haline geldi bu içimi dışımı temizlemek bende, komple bi arınma yaşıyorum :) Bu işlem affedersiniz yine popodan girip, içeri baryum denen kireç beyazı ve röntgende kontrast oluşturacak bir madde verilerek yapılan röntgen çekimi. Daha önce de benzerini burundan girip, ince bağırsağın başından itibaren baryum verilerek çekilen enteroklizis isimli bir işlemle yaptırmıştım yine Cerrahpaşa'da. Ama şimdi anlatmayacağım çünkü hem yazıyı çok uzattım, hem de fleet soda içimi kolay, ama tansiyon düşüren bir ilaç. Bu yüzden yoruldum :/

İşlemden sonra hem enteroklizisi hem de kolon grafisini anlatırım ayrı bir yazıda, sözüm olsun. Bu yazının konusu Cerrahpaşa'da kolonoskopiyle sınırlı kalsın. Son olarak bağlıyorum, Vay seni Cerrahpaşa demeyin, korkmadan gidin :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder